Sağlık Bakımında Karar Paylaşımı ve Şiddetsiz İletişim

Bu yazı, hasta merkezli bakımda karar paylaşımı ve şiddetsiz iletişimin önemini vurgularken, empati ve etkili iletişimle hasta katılımını artırarak sağlık hizmetlerinin kalitesini nasıl iyileştirebileceğimizi ele alıyor.

SAĞLIK İLETİŞİMİ

Dr. Deniz Özel

9/17/20246 min read

sağlık iletişimi
sağlık iletişimi

Günümüzde sağlık bakımında hekim, hastalık, teknoloji, hastane merkezli yaklaşımlar artık geride kaldı. Bakım ve tedavi süreçlerinin etkililiği hastanın ne kadar merkeze alındığı ile doğru orantılı. Çünkü hasta merkezli bakım; bireysel hasta tercihlerine, ihtiyaçlarına, değerlerine duyarlı ve saygılıdır. Yani hasta değerlerinin tüm klinik kararlarda rehberlik etmesini sağlamaktadır [1]. Hasta merkezli tıpta hastanın bir insan olduğu unutulmaz. Hastaların hastalık deneyimlerini ve bunlarla bağlantılı sosyal ve psikolojik faktörlerin anlaşılması önemlidir. Bu modelde hastalar, tedavi ve bakım süreçlerinde kararlara dâhil edilir. Oluşturulan bu ortak karar alma ortamı ile hasta memnuniyetinin artacağı, gereksiz tanı ve testlerin ortadan kaldırılarak maliyetlerin düşürüleceği ve toplumda sağlık okuryazarlığının artarak sağlığın gelişimine katkı sağlanacağı öngörülmektedir [2].

Paylaşılan karar verme modelinde;

  • Hastaların tedavi kararlarına aktif katılımı sağlanır.

  • Hem hasta, hem de hekim karar verme sürecine dahildir.

  • Her iki taraf da bilgi paylaşımı yapar.

  • Her iki taraf da tercih edilen tedavi konusunda bir fikir birliği oluşturmak için adımlar atar.

  • Uygulanacak tedavi hakkında fikir birliği oluşur.

Bu da hasta katılımı dediğimiz en ideal iletişim zeminini sağlıyor. Aslında bu modelin önerilme sebebi çok temel bir konuyla ilgili bana göre. O da: İster yetişkin olsun, ister çocuk, isterse hasta bir birey olsun, karar mekanizmasında söz sahibi olanlar, kendi sorumluluklarını daha fazla yerine getirmektedir.

Prof. Dr. Ayla Okay, “Sağlık İletişimi” adlı kitabında, paylaşılan karar vermenin adımlarını oldukça detaylı şekilde açıklamıştır.

Şekil 1. Paylaşılan karar verme modeli süreci [3]

  1. Hekim verilecek bir karar olduğunu hastaya iletir.

  2. Katılımlı karar vermeyi teklif edilir/roller açıklanır/prensipte ortakların (hasta/hekim) eşit konumda olduğu ifade edilir.

  3. Seçme imkanları gösterilir (mümkünse kanıta dayalı tıp ile).

  4. Hastalar seçenekler hakkında bilgilendirilir ve her birisinin avantaj ve dezavantajları açıklanır.

  5. Hasta tarafından seçeneklere dair geri bildirim ve başka opsiyonlar oluşturulur.

  6. Hekim ve hastanın tercihleri araştırılır.

  7. Tedavi alternatifleri müzakere edilir ve ortak (katılımlı) karar verilir.

  8. Kararın uygulanmasına dair bir plan kararlaştırılır.

Hastalar, çeşitli sebeplerle kendi sağlık kararlarına katılım konusunda çekince duyabilir. Sağlık çalışanlarının uzmanlık alanına müdahale etmek gibi görülebilen hasta katılımı (patient engagement) kavramı, sağlık profesyoneli için bir tehdit değil, bir ekip olarak ortak karar vermeyi sağlayan bir yaklaşımdır. Dr. Öğr. Üyesi Zülfikar Özkan’ın “66 Soruda Sağlıkta iletişimin Gücü” kitabında da sağlık profesyonellerinin gözünden hasta katılımı konusunun önemi şu şekilde ifade edilmiştir [4]:

«Doktorlar artık teslimiyetçi olmayan bir hasta grubu ile yüz yüzeler. Hasta internetten bilgi alarak doktora geliyor. Ama bu internet bilgilerinin çoğu doğru değil. Hastalara gereksiz yere umut veren sayfalar var. Önemli olan hastanın doğru kaynakları bulabilmesidir, hastanın bilgisiz gelmesi bir avantaj değildir.» Prof. Dr. Serdar ERDİNE

«Hasta kendi sağlığından en az doktoru kadar sorumlu olmalı. Şeker hastası şekerine ne zaman bakacağını bilmeli. Bunun için hastaların soru sorması gerekir ki kendi yapmaları gereken konularda bilgi sahibi olsunlar» Prof. Dr. Erdal AKALIN

«Araştıran hasta olmalı. Bilinçli birini tedavi etmek ve ameliyat etmek doktorun başarısını artırıyor. Bilinçli hasta hem tedavi sürecini hem de doktorun işini kolaylaştırıyor. Dünya normlarında hastayla ortalama 20 dakika geçirmek gerekiyor. Türkiye’de ise birçok hasta «hemen ameliyat olmalısın, yoksa öleceksin» sözleriyle korkutularak ameliyat edilmeye çalışılıyor. Oysa neden ve niçin diye sorgulanması gerekiyor.» Prof. Dr. Süha KÜÇÜKAKSU

«Hastanın bilinçli olmasının bize zararı yok, faydası var. Bilinçli hasta her zaman iyidir. Son yıllarda bunun tedavi sürecini daha olumlu etkilediğini görüyoruz.» Prof. Dr. Ömer DEVECİOĞLU

«Doktorların hasta yükü fazla, bu sebeple hastaları bilgilendirmek zor. İdeal olan hastanın bilgilendirilmesidir. Ama bugünkü sistemde doktor, hastayı bilgilendirme süresi içinde, iki hastaya daha bakacağını düşünüyor.» Prof. Dr. Tugan BEŞE

Sağlık hizmeti sunan kişilerin hasta merkezli bir görüşme ortamı sağlayabilmesi için sunulan somut önerileri sıralayacak olursak [3]: Hasta merkezli görüşmede yapılanlar:

  • Söz kesmeden hastanın sözünün bitmesini beklemek

  • Kapalı uçlu yerine, açık uçlu sorular sormak (Ör: Şöyle mi oldu demek yerine nasıl oldu demek)

  • Görüşme ile bağlantısı olmayan farklı konulara geçmek yerine beklemek, molalar vermek

  • Hastanın konuşmaya devam etmesi için onu sözlü ve sözlü olmayan bir biçimde teşvik etmek

  • Hastanın söylediklerini ele almak, detaylandırmak

  • Hastanın söylediklerini kendi ifadeleriyle toparlamak

  • Duyguları yansıtmak

  • Görüşme için ayrılan sürenin iletişim engeli yaratmasına engel olmak.

Sağlıklı bir iletişimde taraflar karşılıklı beklentileri sezgisel olarak önyargısız ve empatik şekilde tahminler. Bu tahminler davranışları düzenlemeye yardımcı olur. Böylece problemler en kısa sürede ve etkili şekilde çözülme fırsatı bulur. Aşağıdaki tabloda bu beklentilere örnekler sunulmuştur.

Tablo 1. İletişimde hasta-hekim beklentisi [4]

Hasta ne bekler?

  • Kendisiyle ilgilenilmesini ve kendisine yeterli süre ayrılmasını

  • Güler yüz ve hoşgörü

  • Yüzeysel bilgi yerine açıklayıcı bilgi (ilaçları nasıl kullanacağı, mümkünse uygulama şekli)

  • Derdini anlatırken sözünün kesilmemesini, azarlanmamayı, sevgi, saygı ve anlayış

  • Çağdaş sağlık tesislerinde tedavi edilmeyi

  • Aradığında doktoru zamanında yerinde bulmak istiyor, saatlerce hatta günlerce doktor beklemeyi istemiyor.

  • Doktorunun tıbbi gelişmeleri izlemesini bekliyor.

Hekim ne bekler?

  • Tek hastalanan kendisiymiş gibi davranmamasını, daha pek çok hasta olduğunu aklında tutmasını

  • Aylayış

  • Kendilerine güvenilmesini

  • Tedavi olacak hastanın geçmişe ait sağlık ve ilaç bilgilerini yanında getirmesini

  • Kendilerinin de bir hayatı olduğunu ve onun da diğer insanlar gibi sorunlarının bulunduğunu akıllarından çıkarmamalarını

  • Hastaların kendilerine doğru bilgi ve samimi cevaplar vermelerini

  • Hastalarda söylediklerini anlayabilecek temel düzeyde sağlık okuryazarlığı seviyesi

Şimdi sizi hem hasta hem de bakım veren rollerinizde hasta katılımının ne ölçüde gerçekleştiğini sorgulamaya davet ediyorum. Bir hasta neden kendi bakımıyla ilgili kararlara dahil olamaz? Bir hekim neden kararlara hastayı dahil etmez? Tüm bunların pek çok sebebi olabilir. Ben bu yazımda iletişimle ve karşılıklı beklentilerle ilgili konulara değinmek istedim. Bu aslında temel ama uygulaması zor olan bilgileri özümsemek, bize karşılıklı empati yapabilmemiz için alan açacaktır. Ve empati, iletişimin en önemli araçlarından biri olup kısıtlı sürelerde bile etkili çözümler üretmeyi sağlar. Empatik anlayış, bir kişinin başka bir kişinin ifadelerini, davranış tarzlarını veya duygularını tanımaya, anlamaya, benimsemeye çalıştığı ve bunu da bu kişinin perspektifinden veya varsayımlarından yaptığı ruhsal bir süreçtir [5]. Empati, Marshall Rosenberg’in adına can verdiği, “Şiddetsiz İletişim” deneyimi için akışkan bir zemin oluşturur. “Şiddetsiz İletişim, anlaşmazlık içindeki bütün tarafları empati ile can-ı gönülden dinleyerek anlama, bu yoldan bağlantı kurarak iş birliği zemini yaratma ve herkesin ihtiyacının gözetildiği ortak çözümler üretme sanatıdır [5].” Sağlık çalışanı ve hasta ilişkilerini düzenlemede faydalı olabilecek bu rehber yaklaşımın özümsenmesiyle sağlık ekosisteminde yer alan herkesin bir dönüşüm yaşayacağına inanıyorum.

Kaynak:

  1. Şahin, G. Artıran İğde, F. A. (2014). Hasta Merkezli Bakım-Ortak Karar Alma Süreci ve Kalite. Turkiye Klinikleri J Fam Med-Special Topics. 5(3): 38-43

  2. Erdoğan, M. Kırılmaz, H. (2020). Hasta Merkezlilik ve Hasta Merkezli Bakım. İnsan ve İnsan Dergisi 7(24): 97-126.

  3. Okay, A. (2016). Sağlık İletişimi (3. Baskı). İstanbul. Derin Yayınları.

  4. Özkan, Z (2011). 66 Soruda Sağlıkta iletişimin Gücü. İstanbul. Optimist Yayınevi.

  5. Şiddetsiz İletişim Kitaplığı. https://www.siddetsiziletisimkitapligi.com/sayfa/siddetsiz-iletisim. Son erişim tarihi: 27.11.2020.